Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Huzurlu Ayaklar- Yeryüzünden Sonsuzluğa Açılan Kapı- Bölüm-1

                            Bedenin Kök Kapısı Ayaklar Bedenimizin yeryüzüyle buluştuğu o ilk nokta, gün boyu tüm yükümüzü çeken ama en az teşekkürü alan sadık hizmetkârlarımız: Ayaklar. Bizi hayatın akışına taşıyan bu sessiz ve vefalı dostların varlığını, çoğu zaman ancak bir sorun olduğunda hatırlarız. Ne zaman ki ağrır, sızlar, çatlar ya da yanarlar, işte o an dikkatimizi onlara yöneltiriz. Kısacası, ayaklarımız huzurlu değilse bizim de huzurumuz kaçar. Ayakkabıların içine hapsettiğimiz, yalnızca şikayetleri olduğunda hatırladığımız ayaklar, aslında en büyük sadakat noktalarımızdan biridir. Hangi yola gönülsüzce saptığımızı, hangi durakta aslında dinlenmemiz gerektiğini, ne kadar ağır yüklerle yürüdüğümüzü en iyi onlar bilir. Nerede koşacağımızı, nerede yavaşlayacağımızı ve ne zaman durup bir nefes alacağımızı bize fısıldarlar. Peki, bu vefalı dostlara hiç teşekkür etmeyi denediniz mi? Emin olun, bu yazının sonunda...

Huzurlu Ayaklar- Yeryüzünden Sonsuzluğa Açılan Kapı- Bölüm-2

Ruhsal Katmanlar Köklenmenin Hafızası Ayaklarımız yalnızca bedenimizi taşıyan birer araç değil, aynı zamanda ruhumuzun yeryüzündeki parmak izleridir. Yaşanmış her adımı, her tereddüdü, her içsel çatışmayı ve her sevinci sessizce kaydederler. Onlar, geçmişimizin toprakla temas eden canlı bir arşividir. Yürüdüğümüz yol, sadece coğrafi bir güzergâh değil; bastırdığımız kararların, yüzleşmekten kaçtığımız duyguların ve yönünü kaybetmiş soruların da bir haritasıdır. Köklenme: Yeryüzüyle Yapılan Kadim Sözleşme Ayaklar, dünya ile yaptığımız en eski sözleşmenin mühürleridir. Bu sözleşme, bu bedende güvenle var olmayı ve bu yaşamı tümüyle kabul etmeyi içerir. Köklenmek , yalnızca toprağa basmak değil, toprağa tüm varlığınla güvenmektir. Bu güven hissi her zaman bilincimizde değildir; çoğu zaman kendini bedenin en derinlerinde, ayaklarda bir gerilim, bir çekilme veya ince bir sızı olarak belli eder. Yön Bulma: Kalbin Pusulası Ayaklar, zihnin planlarına değil, kalbin gerçek yönüne sadıktır. Zihin...

Ashtavakra Gita-Türkçe Çeviri

  Ashtavakra Gita Türkçeye Çeviren: Ferda Uslu Ashtavakra Gita: Metne Giriş ve Tanıtım Ashtavakra Gita, Advaita Vedanta (İkiliksizlik) felsefesinin en saf, en doğrudan ve en tavizsiz metinlerinden biri olarak kabul edilir. Geleneksel olarak bilge Ashtavakra ile aydınlanma arayışındaki Mithila Kralı Janaka arasında geçen bir diyalog formunda yazılmıştır. Bu metin, diğer birçok kutsal metnin aksine, aşamalı ruhsal pratikler, ritüeller veya ahlaki kurallar üzerinde durmak yerine, okuyucuyu doğrudan nihai gerçeğin anlık idrakine davet eder. Metnin Kökeni ve Yapısı Eserin merkezinde iki ana figür bulunur: Kral Janaka: Sadece dünyevi bir hükümdar değil, aynı zamanda "Videha" (bedensiz) olarak da bilinen, yani bedensel kimliğin ötesine geçmiş, ruhsal olarak son derece olgun bir arayışçıdır. Onun samimi ve derin soruları, metnin öğretilerinin ortaya çıkmasını sağlar. Bilge Ashtavakra: İsmi "sekiz yerden eğri" anlamına gelen Ashtavakra, fiziksel görünümü...

Anadolu Arslanı-Kadim Bir Yoldaş

Anadolu'nun Canlı Mirası Sivas Kangalı'nın Derinlikleri Bu kadim bilgeler yedi yıldır hayatımın tam merkezindeler. Biri altı yaşında, diğeri ise onun ilk göz ağrısı olan beş yaşındaki oğlu, bir diğeri de babaları ve ilk o geldi  Sivas -  Kangal 'dan. Birlikte yaşanan bu yedi yıldan öğrendiklerim, hissettiklerim ve bu muhteşem hayvan hakkında bu yazı. En önemlisi ve ilkiyle başlayalım; Kangal'a hükmedemezsiniz, onun 'sahibi' olamazsınız. Ona ancak yoldaş olabilirsiniz. Bunu neden mi söylüyorum? Çünkü onların özgür ruhu, dört duvarla veya bir bahçeyle sınırlanamaz. Genetik kodlarında kilometrelerce genişlikteki bir alanı tarama ve koruma yeteneği var. Koca bir köyü, özellikle de en savunmasız saatler olan şafak sökerken ve gecenin derinliklerinde, kendi inisiyatifleriyle devriye gezip koruyabildiklerini gördüğünüzde, 'sahiplik' kelimesinin ne kadar anlamsız kaldığını anlıyorsunuz. Yaklaşık olarak 30-40 kilometreyi bulabilen bu devasa hakimiyet alanı, onlar...