Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Yarım Asırı Geride Bırakırken, Ferda... İnsan da Fermente Olur Yaşlanmaktan korkmanın arkasında yatan asıl korkumuz olan ölümü görünce bıraktım korkmayı ondan. Yıllar hızla ve telaş içerisinde geçerken aynaya dikkatlice baktığım bir gün görmüştüm o minik ince çizgileri, ilk kez gözlerimin etrafında. Çok ürküttü beni o gün bu çizgiler.  Eyvah yaşlanıyorum, şaşkınlığı panik duygusuna bırakır hemencecik kendisini. Ne de olsa yaşlılığın sonunda ölümdür bizi bekleyen. İlk paniği geçiştirince aynalara dikkatle bakmaya bir süre korkup, bakmayınca gerçek değişir sanarak kaçmıştım. Ama artık o yeni halimle tanışmış, bakmasam da aksime, o halin orada olduğunu biliyordum.  İlk şaşkınlık ve paniğin ardından gelen kabullenişi yaşamak için yaşlanma paketinin içindekileri açmadan biraz da olsa görmem, fark etmem gerekti. Paketi göremeyenler ilk çizgilerle karşılaşınca botoks için doktora gittiler bile.  Paketin dışındaki kırışıklıklar ve beyaz saçlardan dikkatimi paketin içine çeviriyor...
Çiçeği Bal Eyledim, Arıya Gel Eyledim   Yabani otlar bile demeyip, üzerinden geçtiğimiz, o yabanıl, istenmeyen, sevilmemiş, tüketim toplumunda kıymeti bilinememiş, kadimde ise kıymeti yücelerde olan yabani şifalı otları kapsıyor bu yazı. Kış bitmiş, yaşam yeniden baharla can bulmuş, hayatın toprakla yeniden can olma zamanı gelmişken, yabanıllar büyük bir aşk sarhoşu gibi buluşuyorlar toprakla. Baharın ilk canları, ilk erleri gibi ulaşabildikleri en ücra köşelerde bile can bulup bizi şaşırtıyorlar. Kayanın dibi, kökün ucu, dalın kenarıymış farketmeden yayılırlar, her yer onlara aitmişçesine. Güçlüdür kökleri, adları üzerlerinde yabanıl olmak zordur, doğanın tüm vahşiliğinin ortasında yerdedir onların yaşamı. Üzerine basıp geçer tüm insan ve hayvanat. Hayvanlar koparıp yer yaprak ve çiçeklerini, arılar en çok onların çiçeklerinden bal yapmayı sever, yerden toplarlar akşama kadar ballarını.