29 Temmuz 2024 Pazartesi

 Yıllar Sonra Beklenen O Tarif Geldi






2016 yılının Temmuz ayında, henüz Fermente Mutfağım evimin mutfağındayken, ikiyüzün üzerinde ürünü evde formüle edip, üretip, kullanıp, onaylayıp, internet üzerinden kullanıcıyla buluşturmaya başlamıştım. Formüle ettiğim ama ürün kategorisine geçemeyen bir ürünüm daha vardı, sizlerle paylaşamadığım ya da paylaşmadığım. Bu ürünün hem formülü gizli kaldı, hem ürün olamadı yani sizin hayatınıza dokunamayan, benim hayatımda da tutunamadı.

Bahsi geçen bu ürünüm doğal bir temizlik ürünüydü. Ürünün o dönemdeki yazısına %100 Bitkisel, Ev Yapımı Yağ ve Kir Sökücü başlığından ulaşarak okumanızı rica edeceğim, zira yazının devamını ve ürünün vücuda geliş hikayesini anlamak için bu yazıyı okumak gereklidir.
Geçmişte mutfağımda yer bulamayan bu ürünün zamanı ise şimdi geldi.

29 Mart 2023 Çarşamba


Yazmayı özledim, öyle içimden geldiğince belki saçma sapan ama içten ve kalpten yazmayı. Kaç kişi kaldı ki okuyan şunun şurasında demeden yazmayı. 

Durup düşünmeden, akışla geleni dışarıya bırakırcasına klavyeden akıtmayı. 

Dönüp kontrol etmeden, cümleleri düzeltmeden, düzene sokmadan, geldiği şekliyle bırakmayı. 

Bu kelime nereye gidiyor, hangi cümleyle buluşup hangi paragrafta son buluyor, anlamı ne olacak demeden kelimeleri ard arda dizmeyi. 

Başka yazıları okumadan, araştırma yapmadan, hiçbir fikrim olmadan gelişine yazmayı. 

Yayınlar mıyım diye düşünmeden kendime yazmayı özledim yine. 

Anlatacak çok şeyim olup da anlatacak hiçbirşeyim kalmadığı yerden yazarak susmayı, susarken yazmayı özledim. 

Yaşanmışlığı değil, yaşanacakları değil, yaşarken yazmayı özledim. 

Düşünerek değil, duygularla da değil hissederken yazmayı. 

Belki bir metin değil şiir olmalıydı  ama kategorize etmeden yazmayı özledim.

Kavramlarda boğulmadan, kelimelerde dağılmadan, bir çırpıda çıkanları yan yana dizmeyi özledim. Özlemenin üzerinde durmadan, içinden geçmeden, özlemle anmadan yazmayı istedim.

Ferda...

24 Ağustos 2022 Çarşamba

 


Bağışıklığın Güçlenmesi ile Gelen GÜÇ…


Bağışıklık, vücut direncimiz anlamına geliyor yani bedensel gücümüz.

Bedensel gücümüzü belirleyen etkenlerden en önemlileri;

Toksinlerden temizlenmek,

Doğru Beslenmek,

Fiziksel güç sağlayan aktiviteler,

Zihinsel dinginlik,

Ruhsal tatmin… 

gibi sıralanabilir.

Her biri bir konu başlığı olan bu etkenlerin toksinlerden arınmak ve beslenmek kısmında size bomba etkisi yapacak, hepinizin çok sık duyduğu ve belki de bazılarımızın kullanmaya başladığı zerdeçalın doğru kullanma yöntemini anlatacağım.

Zerdeçal bedeni bir sabun gibi temizleyen ve bağışıklık sistemini güçlendiren etken maddelere sahip süper bir baharattır. Temiz, organik gerçek zerdeçaldan bahsediyoruz elbette, sarı renkli kiremit tozundan değil.

Zerdeçalın etken maddesinin vücut tarafından emilimini gerçekleştirmek için bir dizi işlem yapılması gerekiyor. Karabiber ve yağ ile zerdeçalı bir süre ısıya tabi tutmak curcuminin aktifleşmesi için gerekli.

Aktifleşen zerdeçal küründen her gün bir tatlı kaşığı kadar kemik suyuna ekleyerek içmek, ya da çorbaya ilave ederek içmek, yukarıdaki ilk iki madde için ciddi bir fayda sağlar.


Yaşam içerisinde sağlığı, huzuru ve bir bütün olarak bizi etkileyen pek çok etken vardır. Ne yapıyorsanız yapın, yaptığımız şey bütünün içinde ancak %20 dir. Kalan %80 sizin diğer gayretlerinizle ilgilidir. Bol su içip, doğru beslenen, fermente besinlerle sindirim ve boşaltıma destek olan, bedenine, zihnine ve ruhuna gerekli önemi gösteren herkes bir süre sonra bedeninin sesini duymaya, onunla iletişim kurmaya başlar.

Beden aç mı, susuz mu, hasta mı, yorgun mu, ne yemek ister ya da neleri yemek ona yaramaz gibi tüm bilgiler bedenden sürekli bize gelmektedir. Biz onu dinlemeyi bilmediğimiz için sesini de duymayız. Elbetteki beden sizinle bir ses ile konuşacak değil. Beden biz onu duymadıkça konuşma ritmini ve şiddetini arttırarak ağrı, sızı, halsizlik, yorgunluk, depresyon ve çeşitli hastalıklarla bizimle iletişim kurmaya devam eder. 

Bedeni dinlemeyi öğrenmek bir bilme haline getirir insanı… 

Kendini bilen Rabbini bilir. 

3 Ağustos 2022 Çarşamba

Evde, Fermente Saç Toniği Yapılışı



Yirmili yaşların başında düşmüştü saçlarıma ak. Öyle birdenbire falan değil adeta tel tel geldi bu aklar ve bir iki yıl içinde gözle görülür bir beyazlık oluşturdu saçlarımda. Saçlarımdaki beyazlarla mücadele ettim o zamandan bu yana, ayda bir kez saçlarımı boyayarak. Kimi zaman kendim boyadım, kimi zaman kuaförde boyattım. Yirmili yaşlarda tabi ki daha güzel görünme kaygısıyla yaptığım bu işlem, otuzların sonlarına doğru yaşlı görünmekten duyduğum korku sebebiyle devam etti. 


2020 yılının başında bir karar verdim ve neredeyse 20 yıldır boyadığım saçlarımı boyamayı bıraktım.  Bu kararı kalbimle vermiştim. Bazı konularda yapılması gerekeni bir şekilde bilirsiniz ve kalbiniz bu kararda mutmaindir. Böyle durumlarda kararınızı size yeniden sorgulatacak ve kararınızdan vaz geçmeniz için sizi zorlayacak etkenlerin farkında olarak ve tüm bu olumsuz etkileri de kabullenerek verilir bu kararlar. Zor kelimesini bu kararlarda kullanmak gerekirse, karar verme anı yalnızca işin zor denebilecek kısmıdır, tüm sorgulama süreci de bu esnada başlar ve tamamlanır. Karar verdikten sonra sorgulama klasörü zihinde kapanır ve artık uygulamaya odaklanırsınız. Peşinen kabullendiğiniz caydırıcı etkilerle süreç içerisinde karşılaştığınızda, zaten bunları baştan kabul ettiğiniz için artık bunlarla alakalı tereddüt yaşamazsınız. Bu kabulleniş hali kısa zaman içinde sürecin size getirdiği armağanları görmenizi ve konu ile alakalı keyifli alana adım atmanızı sağlar. Konfor alanınızı değiştirmektir aslında kendi alışkanlıklarımız ile ilgili aldığımız her karar. Beyin buna değip değmeyeceği konusunda tatmin olmak ister. Alışkanlığınızı değiştirdiğinizde bundan fayda sağlama konusunda kendinizi ikna edecek sağlam sebepler sunmanız gerekir beyninize. Benim çok sağlam sebeplerim vardı.

19 Temmuz 2022 Salı

Sindirim, Bilgi, Dem...

Bedenimizin, aklımızın ya da rumumuzun ihtiyacı olan besinleri almakta sorun yaşamıyor olabiliriz. Belki de bunları sindirmek için gerekli zamanı ve mekanı kendimize sağlamadığımız için hasta olabiliriz.

İlk önce bedenden başlayalım konuya. Sindirilmeyen gıda beden tarafından özümsenmemiş, bedenin ihtiyacı olan vitamin, mineral ve diğer besin öğeleri alınmadan vücuttan atılılandır. Siz en üst seviyede bedene gıda ve şifa olacak besinleri alsanızda sindiremediğiniz için beden ondan yararlanamadan besin boşaltıldı, ya da daha kötüsü yığılarak bağırsakta çürümeye başladı. 

Peki neden böyle oluyor, neden beden besinleri özümseyemiyor?

18 Temmuz 2022 Pazartesi

 


Edep Ya HUUU…

Köyüme gittim bu bayram. Çocukluğumdaki bayram sevinçlerim olmasını isterdim bu yazının konusu, öyle olmadı.

Göz alabildiğince kiraz bahçeleri ile dolu köyüm, hepsi kocaman Napolyon kirazlar. İhracatı yapıldığı için ağaçların bakımı (!) ve meyve hasatları köylüler tarafından düzenli yapılmakta. Kiraz dışında kayısı, vişne, elma, erik aklınıza gelebilecek envai çeşit meyve ağaçları da bulunmakta ancak bunlardan kayda değer ticari olanı kiraz dışında bir de vişne. 

Bu yıl kiraz olmamış, yani az meyve vermiş. Babamın kiraz bahçelerini büyük bir hüzünle gezdim, ağaçlara ve toprağa üzülerek. Bayramda köyde olmak güzeldi ancak ağaçlara ve toprağa o kadar üzüldüm ki, orada geçirdiğim zaman boyunca tek gündemim buydu.


Ağaçlar, insanlar gibi ilaç bağımlısı haline dönüşmüş.

17 Haziran 2022 Cuma


Kalp ve El ile...

Çelik bir bıçakla ağacı yontmaya  başladığınızda bunu sabırla yaparsanız, ağacın iniltili sesini duyarsınız. Her bıçak darbesinde ağaç adeta sizinle konuşmaya başlar. Bıçağı ne yöne doğru ittireceğinizi size söyler ve nerede duracağınızı. El ile yontamazsınız bir ağacı bu yüzden. Sadece elle yontmak için makinelerden yardım alabilirsiniz. Kalp ile yontmak için ağacı dinlemek şarttır, burada makine yoktur. İnsan, bıçak ve ağaç vardır sadece.

Formül, reçete sadeleştikçe zerafet artar, sanat ortaya çıkar.

Ağacın sesini ilk duyduğumda, çıkan sese aşık oldum.  Ağacı yontarken tahtanın darasını alırsınız, fazlalığı ortadan kaldırdığınızda zarafet ortaya kendiliğinden çıkmaya başlar. Ağacın su yolunu bulmak lazım önce. Su yolundan sakince vurmaya başlayınca çeliği ağaca, ağaç inlemeye başlar nazlı nazlı. Çelik ve ağacın her buluşmasında, ağaç inleyen sesi ile sizi büyüleyip, sizi alır sizden. Zaten sen; 

senden geçmeye, alınmaya, ele geçirilmeye hazırsındır. Bu, bir ağaç tarafından olsa bile.