Ana içeriğe atla

Sağlığın Kodu


  Bedenin Unuttuğu Bilgeliği Hatırlamak

Sağlık bizim doğal halimizdir. Canlılık, denge ve esenlik, elde etmemiz gereken hedefler değil, zaten doğuştan gelen mirasımızdır. Bu mirası, bize ait olmayan inançları ve korkuları kendi gerçeğimiz sanarak unuttuk. Oysa bu doğal hali korumanın bilgeliği, bu topraklarda Hıfzıssıhha adıyla binlerce yıldır fısıldanır: Yalnızca bedeni değil, ruhu ve zihni de gözeterek Sağlığı Koruma Sanatı. Bu bilgelik, dışarıdan öğrenilecek bir ders değil, içeriden hatırlanacak bir hakikattir. Bu hakikat, Hipokrat’ın "Besinler ilacınız olsun" deyişinde, Galen’in yaşam tarzını altı temel ilkeye ayırmasında, İbn-i Sina’nın mizaçlara göre sağlığı koruma öğretisinde ve Doğu’nun bilge hekimlerinin yaşam enerjisi (Qi, Prana) akışını dengeleme sanatında hep aynı şekilde yankılanır.

Üstatların da ruhunu şâd ederek söyleyebiliriz ki, hepsi de aynı şeyi işaret etmiştir: Hastalık bir sebep değil, bir sonuçtur. O, ruhun ve zihnin dünyayı ve kendini algılayış biçiminin bedendeki bir yankısıdır. Eğer bedende bir "hastalık" varsa, bu, derinde bir yerlerde anlaşılmamış, yanlış yorumlanmış veya yoldan çıkmış bir şeyler olduğunun mesajıdır. Beden, bu içsel uyumsuzluğu bir semptom aracılığıyla bize duyurmaya çalışır. Bu durum bir ceza değil, kulak verilmesi gereken bir mesajdır.

Şifa Sanatı: İllüzyonun Kodlarını Hakikatle Silmek

Gerçek dönüşüm, yüzeydeki davranışları değiştirmekle ilgili değildir, çünkü bu davranışların %95'i bilinçdışı tarafından yönetilir. Bilinçle belirlediğimiz davranışlarımız sadece %5'lik kısımda kalır. Davranışlarımızı otomatik olarak yöneten bu derin ve görünmez programı, yani bilinçaltının illüzyonlarını fark etmek ve değiştirmek mümkündür. Sürekli tekrar eden davranış kalıplarının arkasında bilinçaltı kodları bulunur. Yüzeydeki hareketi belirleyen bu kodlar, doğru oldukları için değil, orada oldukları için yazılımın temelini oluşturur.

Bu yazıda bir yazılım mühendisi gibi çalışarak, bu temel yazılımı, yani bilinçaltı kodlarımızı anlamaya ve hakikatin ışığıyla aydınlatmaya bir davet sunacağız. Bu mühendislik, zihinsel bir zorlama veya mekanik bir tamir işlemi değildir. Aksine, şefkatli bir gözlem sanatıdır. Tıpkı bir bahçıvanın bahçesindeki yabani otları tanıması gibi, bizim de hayatımızda tekrar eden döngüleri, beklenmedik anlarda ortaya çıkan o tanıdık duyguları, bizi sabote eden iç sesleri yargılamadan, duymamız ve fark etmemizdir. Hakikatin ışığı, işte bu yargısız farkındalığın kendisidir. Karanlıkta otomatik olarak çalışan bir program, üzerine ışık tutulduğunda gücünü yitirir. Amacımız bu kodlarla savaşmak değil, tam tersine onları o net olarak görmektir. Duyulan ve görülen bir illüzyon, çözülmeye mahkumdur.

Bu süreç şöyle işler:

  • Hatanın Kaynağını Aramak Yerine, Yankısını Gözlemlemek: Bir yazılım mühendisi, programın nerede hata verdiğini anlamak için hata mesajlarını inceler. Bizim hata mesajlarımız ise hayatımızda tekrar eden döngüler, beklenmedik anlarda ortaya çıkan o tanıdık duygular (öfke, hüzün, kaygı) ve bizi sabote eden iç seslerdir. Mühendislik, bu yankıları fark etmekle başlar. "Neden yine aynı şeyi yaşıyorum?" sorusu, mühendisin farkındalık anıdır.

  • Savaşmak Yerine Işık Tutmak: Bu mühendislikte amaç, fark edilen "hatalı kodla" (örneğin, değersizlik inancıyla) savaşmak, onu bastırmak veya "ben değerliyim" diye zorlama bağırmalar değildir. Amaç, o kodun analizi değil, üzerine yargısız bir farkındalık ışığı tutmaktır. Merakla ve şefkatle, kendinizi izlemeye başladığınızda, o inancın ne zaman ve nasıl tetiklendiğini fark edebilirsiniz, işte bu farkındalık anı, kodun otomatik olarak gücünü zayıflatır. Farkındalık anları çoğaldıkça, geriye kalan kodlar değil, saf farkındalıktır.

  • Yenisini Yazmak yerine, Mevcutta Olanı Hatırlamak: Işık tutulan ve çözülen illüzyon yerini boşluğa bırakır. Bu boşlukta sadece var oluruz. Varlığımız hiçbir koda bağlı değil, tamamen bağımsızdır. İllüzyon ortadan kalktığında, zaten orada olan Hakikatimiz (doğal halimiz olan sağlık, bütünlük, değerlilik) kendiliğinden o boşluğu doldurur.

Aşağıdaki satırlar, zihnin tekrar edeceği birer olumlama değil, kalbin zaten bildiği Hakikate açılan birer penceredir. Buradaki davet, yeni bir şey yaratmaya çalışmak değil, zaten var olanı nazikçe hatırlamaktı

  1. Değersizlik ve Ayrılık İllüzyonu

    • Dikkatin Kaydığı Yer (İllüzyon): "Ben sevilmeye ve sağlıklı olmaya layık değilim. Varlığımda bir eksiklik, bir kusur var. Ben Şifadan ve Bütünden ayrıyım."

    • Dikkatin Yöneltileceği Yer (Hakikat): Varlığımın özü koşulsuz sevgi ve tamlıktır. Ben bütün ve tamım. Ben, Şifanın kendisiyim.

  2. Suçluluk ve Ceza İllüzyonu

    • Dikkatin Kaydığı Yer (İllüzyon): "Ben bir hata yaptım ve bunun bedelini ödemeliyim. Acı çekmek beni arındırır. Hastalık benim kaçınılmaz kaderimdir, genlerimde var."

    • Dikkatin Yöneltileceği Yer (Hakikat): Her deneyim, özün bilgisinden açığa çıkan bir eylemdir. Tek gerçeklik şimdidir. Özgürlük ve esenlik, benim doğal halimdir. Özün karması yoktur.

  3. Güvensizlik ve Kurban İllüzyonu

    • Dikkatin Kaydığı Yer (İllüzyon): "Dünya tehlikeli bir yer. Ben zayıfım ve hayatın kurbanıyım. Güç benim dışımda ve bana karşı."

    • Dikkatin Yöneltileceği Yer (Hakikat): Yaşam, özümle uyum içinde akar. Güven, benim varoluşumun temelidir. Dışarıda elde edilecek bir şey değildir. Evrensel güç içimdedir ve benimle birliktedir. Bedenim, bu sarsılmaz hakikatin, yalnızca yansımasıdır.

  4. Sevgi ve Onay İhtiyacı İllüzyonu

    • Dikkatin Kaydığı Yer (İllüzyon): "Sevgiyi ve ilgiyi hak etmek için acı çekmeli, muhtaç olmalıyım. Sağlıklı ve güçlü olursam sevilmem, yalnız kalırım."

    • Dikkatin Yöneltileceği Yer (Hakikat): Varlığımın kendisi sevgidir. Bu sevgi her an, en sağlıklı, canlı ve güçlü halimde ışıldar.

Sonuç: Hatırlayış

Sağlık, peşinden koşulacak bir hedef değil, her an farkındalığımızı yönelterek geri döndüğümüz doğal yuvamızdır. Bedeninizin size bir semptomla gönderdiği mesaj, dikkatinizi dağılmış olduğu yerden, yuvanıza, yani Hakikate geri çağıran bir sevgi eylemidir. Bu çağrıya kulak vermek ve farkındalığı eve döndürmek, şifanın ta kendisidir.

Yorumlar

  1. Muhteşemdi yine az önce yine benzer döngüler geldi üstüne bu yazı sana sorsam Feyza 2 oğlum var biri playstaysin istyr fen lisesi sınavlarından cok düşük aldı babası almak istemiyor ben de kendim babasına karşı çıkıp alamıyorum çocuk babadan korkuyor beni sürekli sıkıştırıyor şimdi burda evet aslında Eşin de izlediğim hayır cevabı bende var ama hep ikilem hep kararsızlık hep bi sıkışma hali sence buradan nasıl cikilir

    YanıtlaSil
  2. Bir diğeri küçük oğlum sürekli bana şunu al bunu al aşağıya iniyor otun oynarken hergun arkadaşları ile gelip para ver markete gideyim ama hep bize geliyorlar diğer arkadaşlarına değil.simdi ben nasıl bir frrkanstayimku sürekli aynı döngüde sıkışıyorum parayı bugün versem yarın yine aynı ertesi gün yine aynı şimdi çocuklar beni sürekli para mevzularında talep ederk sıkıyor ben burda neyi görmeliyim neye direniyrum

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

İlgili Diğer Yayınlar

Rafine Şekersiz Siyez Keki

Rafine şeker kullanmadan en eski un olan 10 bin yıllık unla, siyez unuyla kek yapalım mı? Rafine şeker yerine ne kullanmak lazım. Sunni tatlandırıcılar da en az şeker kadar zararlıyken geriye ne kalıyor?  Ya bal ve pekmez. Bal ısıyla temas edince toksik etki yaratıyor. Pekmezde zaten çok uzun süre kaynatılarak yapıldığı için bu etki maalesef mevcut. En iyisi soğuk sıkım pekmezler tüketmek. Aranırsa bulunuyor. Pekmezi de ısıya dayanıksız olması yüzünden kullanmıyorum pişirilecek tariflerde. Geriye şeker yerine kullanabileceğim çok fazla da seçenek kalmadı. Meyvenin kendi şekeri dışında.  Tatlandırıcı için olgun muz ve kuru dut kullandım. Hurma ya da kuru üzüm, gün kurusu kayısı da kullanılabilir. Fermente mutfağımda kullanılmayan malzemeler; Rafine tuz, Rafine şeker, Rafine endüstriyel un (organik ve tam buğday unu da olsa kullanmıyorum) Kabartma tozu, Şekerli vanilin, Kakao (yalnızca ham kakao kullanıyorum) Zeytin yağı, Hindistan cevizi yağı  ve tereyağ...

4/2 Niyetlerimiz Eylemlerimizi Belirliyor

  Kitap- Ferda Uslu Fermantasyon ile Dönüşüm Sanatı İleri Dönüşüm Sanatı Fermantasyon 4. Bölüm İçten Dışa Detoks 2. Kısım Niyetlerimiz Eylemlerimizi Belirliyor Samimi niyetlerle başladığımız her iş, güzelce yeşerip güzel neticeler verir. 21 sayısı aslında yedi sayısının üçlemesidir. Bir eylemi yedi kez tekrar ettiğimizde zihinde onu mühürlemiş oluruz. 21 kere yani üç tur yedi kez o eylemi tekrarladığımızda beynimizde bu konu hakkında yeni nöronlar üretmiş ve onları güçlü hale getirmiş de oluruz. Bu sayede artık bu eylemi yapmak zihne zor gelmez ve zihin eylemi başlarda olduğu gibi sorgulamayı ve eyleme direnmeyi bırakır. Eylemi 28 güne yani dört tura tamamlayarak daha da güçlendirebiliriz. Üç ay boyunca bu yeni alışkanlığı devam ettirdiğimizde artık bu alışkanlık hayatımızın bir parçası haline gelir, eylem beden ve zihinde tam kabule geçer. 21 günlük detoksa başlamadan bir gün önce bizim için hazırlık günüdür . Bu hazırlık detoks boyunca yiyeceğimiz besinlerin alınıp, zararlıların ...

4/1 21 Günlük Detoks ile Bedenin Farkındalığı

  Kitap- Ferda Uslu Fermantasyon ile Dönüşüm Sanatı İleri Dönüşüm Sanatı Fermantasyon 4. Bölüm İçten Dışa Detoks 1. Kısım 21 Günlük Detoks ile Bedenin Farkındalığı   Bağırsak florasının düzene girmesi ve bağırsak hasarının onarılmasıyla bütün beden dengelenirken ışık içeriden dışarıya doğru yansımaya başlar. Işığı örten toz, toprak silkelendikçe ışıltı da artar. Bu ışıltı ciltte saçlarda bedenin her yerinde canlılık ve enerji olarak fark edilir. Ciltte ve saçlardaki sorunların tamamı ortadan kaybolur. Yenilenen hücrelerle bebeksi bir cilt ortaya çıkar, yumuşadığınızı hissedersiniz, katılık yerini akışkanlığa bırakmıştır ve bu dışarıdan da görülür. Eşle dostla karşılaşınca sık sık şu cümleleri farklı zamanlarda farklı kişilerden duymaya başlarsınız sen ne yapıyorsun, senin bir sırrın var ama söylemiyorsun. Dilinizin döndüğünce anlatırsınız, doğal beslenmeye başladığınızı, cildinize kimyasallar sürmediğinizi, kendinize baktığınızı, detoks yaptığınız için ışıldadığınızı. Bu aşam...