İçinde açan Kanna Zambağı
Her bir köşede yaşam, en beklenmedik anlarda ve en görkemli şekillerde kendini göstermek için sessizce bekler. Tıpkı o bahçenin toprağının bir karış altında, sabırla kendi zamanını dokuyan, o Kanna zambağı kökü gibi.
Geçen yıl, ön bahçeye yeni bir hayat bahşedildi. Taze toprak serildi, üzerine kusursuz bir düzeni temsil eden çim tohumları ekildi. Bu yeni düzenin sınırlarını belirlemek için de, toprağın derinliklerine Kanna zambağı rizomları emanet edildi. Onlar, henüz uykuda olan bir potansiyel, unutulmuş birer vaatti.
Sonra düzenin sesi geldi: Çim biçme makinesinin keskin uğultusu. Aylarca bu ses, toprağın üzerindeki her şeyi eşitledi. Bu mekanik irade, çimlerin tek tip düzenini korurken, toprağın altından ışığa uzanmaya cüret eden her bir Kanna filizini, henüz kimliğini bile belli edemeden, uzayan çimlerle birlikte koparıp attı.
Bu, farkındalıksız bir baskıydı. Kanna'nın içindeki yaşam gücü, tam "Ben buradayım," diyecekken, defalarca susturuldu. Sekiz ay boyunca bu sessiz mücadele devam etti. Kök pes etmedi. Her kesilişinde, enerjisini tekrar toprağın altına, köklerine çekti ve doğru an için devam etti.
Ve bir gün, o an geldi. Birden çim biçme makinesi bozuldu, yeni makine gelene kadar çimler, kendi halinde uzamaya bırakıldı. Düzenin sesi kesilmişti. Haftalar süren bu sessizlik, bahçeye kaotik ama özgür bir nefes aldırdı. İşte bu özgürlük anında, o direnişçi ruh nihayet kendini gösterecek kadar boy atmayı başardı. Diğer otların arasında, daha geniş yaprağı, daha dik duruşuyla "Ben farklıyım," diye fısıldadı.
O fısıltıyı bir bilinç duydu.
Bir kalp, karmaşanın içindeki o farklılığı, o eşsizliği fark etti. Bu, bir bahçıvanın bitkiyi görmesinden daha fazlasıydı. Bu, yaşamın akışına tanıklık eden bir ruhun, diğer bir ruhu selamlamasıydı. O bilinçli el, zambağın etrafındaki yabani otları şefkatle temizledi. Ona alan açtı. Ona "Seni görüyorum. Mücadeleni anlıyorum ve artık güvendesin," dedi.
Bu tanınma ve koruma ile cesaretlenen zambak, göğe doğru korkusuzca yükseldi. Ve bir sabah, o direnişin zirvesinde bir mucize gerçekleşti. Tomurcuğunu patlatan Kanna, ateş kırmızısı taç yapraklarını bir zafer sancağı gibi gökyüzüne açtı. O artık bir vaat değil, bir gerçekti.
Onun bu zaferi, toprağın altındaki diğer canlara da bir umut ışığı oldu. Çok geçmeden, hemen paralelinde bir kardeş filiz daha başını uzattı. O da aynı bilinçli el tarafından fark edildi ve korundu. Şimdi, ilkinin açmış çiçeğinin gölgesinde güvende, kendi gücünü toplayarak büyüyor. Ve şimdi, üçüncü bir fısıltı daha duyuluyor topraktan; daha cılız, daha küçük, ama aynı sarsılmaz yaşam iradesiyle dolu.
Kanna zambağı, ruhsal öğretilerde, yalnızca bir çiçek değildir. O, dönüşümün en saf halidir; yok sayılan bir kökten, hayranlık uyandıran bir güzelliğe evrilmenin kanıtıdır. O, sarsılmaz bir özgüvendir; defalarca biçilmesine rağmen var olma iradesinden vazgeçmeyen bir ruhun direnişidir. O, negatifi pozitife çevirme sanatıdır; kendisine dayatılan her darbeyi köklerinde bir güce, sabra ve kararlılığa dönüştürme bilgeliğidir. Ve en önemlisi, o bir umut ışığıdır. Açan çiçeğiyle, kendisinden sonra gelenlere "Mümkün," diye fısıldar. "Karanlığın ve baskının ardında ışık var, yol budur" der.
Ve eğer bu hikaye bir şekilde yolunu bulup karşına çıktıysa, bunun bir tesadüf olmadığını bil. Bu, ruhunun sana bir davetidir. Durup bir an düşün;
Senin içindeki Kanna zambağı hangisi? Hayatının rutinleri, korkuları ya da başkalarının beklentileri tarafından defalarca biçilen, görmezden gelinen o eşsiz potansiyelin nerede?
Belki de şimdi, kendi "bilinçli elin" olma zamanıdır. İçindeki o direnişçi, o farklı, o özel parçanı fark et. Onu yargıların ve korkuların keskin bıçaklarından korumaya al ve sabırla büyümesine izin ver. Çünkü her ruhun, tüm zorluklara ve tüm baskılara rağmen kendi zafer sancağını açacağı bir anı vardır. O an geldiğinde, senin çiçeğin de en az bu Kanna kadar görkemli olacaktır. Bu hikaye, her şeyin her an mümkün olduğuna dair sana gelen bir işarettir.
Belki de şimdi, kendi "bilinçli elin" olma zamanıdır. İçindeki o direnişçi, o farklı, o özel parçanı fark et. Onu yargıların ve korkuların keskin bıçaklarından korumaya al ve sabırla büyümesine izin ver. Çünkü her ruhun, tüm zorluklara ve tüm baskılara rağmen kendi zafer sancağını açacağı bir anı vardır. O an geldiğinde, senin çiçeğin de en az bu Kanna kadar görkemli olacaktır. Bu hikaye, her şeyin her an mümkün olduğuna dair sana gelen bir işarettir.
Yorumlar
Yorum Gönder