Ana içeriğe atla

Dikkat Ana Çıkabilir!



Sirke anası Jelimsi, opak, hemen kopmayan ilginç dokusuyla ilk bakışta “bu da ne” tepkisine sebep olabilecek nitelikte görünebilir. Sonraları onu tanıdıkça onu çok sevip aşk yaşayacaksınız dersem lütfen beni yadırgamayın ve bu fikre kendinizi hazırlayın. 
Özellikle sirke kurarken maya olarak kullanılan sirke anasının sayesinde, yeni kurduğunuz sirkenin kendi anası sirke üzerinde oluşmaya başladığında bu bebek sirke anasıyla aşk yaşamaya, her gün konuşup, tıpkı tomurcuklanan bir çiçekmiş gibi gün be gün büyüyüp gelişmesini, heyecanla takip etmeye başlarsınız. 
Eski zamanlardan herkesin bildiği, yaşadığımız zamanda ise endüstriyel sirkelerde asla bulunmadığı için kendisini bilenlerin çok az olduğu, kimilerinin ise belki ilk kez Fermente Mutfağım Organik Elma sirkesi aldığında şişenin içinde onu görünce tanıştığı, henüz tanışmayanların da bu yazı ile tanışacağı nam-değer “Sirke Anası  dediğimiz canlı huzurlarınızda.

Nasıl yani canlı mı ve öyleyse yaşamını nasıl sürdürüyor?

19. yüzyılın başlarında Alman bilim adamı Friedrich Kützing, sirkenin anasının, canlı bir biyolojik organizma olduğunu ve sirke fermantasyonunun biyolojik bir süreç olduğunu doğruladı ve sirke anasına da “sirke bitkisi” adını verdi.
Sirke anası çok asidik bir bakteri suşu olan asetobacter'den yapılmış bir selüloz maddesidir. Asetobacter alkolü asidik asite dönüştüren bakteri suşudur.

Nasıl yaşadığına gelince. Öncelikle bir ömrü yoktur, uygun ortamda sonsuza kadar bile yaşayabilirler.
Kendi sirkesinin içerisinde ağzı kapalı olarak cam bir kavanozda karanlık ve oda ısısı tabir edebileceğimiz derecelerde kalmalıdır. Çok sıcakta ekşir, çok soğukta donabilirler. Bu şekilde muhafaza edilirken oksijen olmadığı için ana da çok fazla değişim ve gelişim göstermez ama ölmez de. Gayet canlı ve diri olarak uzun yıllar yaşayabilir.

Bakterilerin sirke yaptıklarını biliyoruz, ama neden anaya ihtiyaçları var?
Sirkenin anası bakterilere selülozden inşa edilmiş kolektif bir yuva sağlar. Bakterilerin hayatta kalmak ve sirke yapmak için ihtiyaç duydukları havadaki tüm oksijen değişimini daha verimli bir şekilde yapmalarını sağlar. 
Elma sirkesi yaparken elmadaki şekeri parçalayan, şekeri alkole, alkolü de asetik aside dönüştüren bakteri kolonisi bu selülozden oluşan opak maddenin ruhunu oluşturur.

Paki Selüloz Nedir?
insandaki sindirim sistemi tarafından parcalanamayan ve sadece kalın bağırsaktaki seluloz bakterilerinin parçalayıp sindirdiği maddeye selüloz denir. Selüloz, bitkilerin hücre duvarını oluşturan başlıca yapı maddelerinden birisidir, sindirilemeyen liflerdir yani prebiyotiktir. 
Lifler ve selüloz düzenli ve sağlıklı dışkılamanın gerçekleşmesi için beslenmemizin olmazsa olmazlarındandır.
Sirkenin anası, selüloz yapısında olduğu için prebiyotik adı verilen sindirilemez karbonhidratlar bakımından zengindir. 

Prebiyotik Nedir?
Prebiyotik sindirilemeyen gıda parçalarıdır ve faydalı bakterileri besleyerek kalın barsakta üremelerini sağlar. Prebiyotikler, bağırsaklarda yaşayan faydalı bakterilerin besinleridir. Onların çoğalıp gelişmesinde baş rolü oynayan bir nevi probiyotiklerin gıdasıdır. 

Sirke anası” doğal yöntemlerle fermente edilmiş ve pastörize edilmemiş sirkelerin içerisinde şişelendikten sonra bile yeniden oluşabilir, çünkü bu şekilde üretilen bir sirke yararlı canlı bakteriler içerir. Sirke anasının yeniden oluşması bu üretim sürecinin doğrulanması gibidir, beklenen de zaten budur. 


Sirke anasının kullanım alanları;
-Küçük miktarlarda yeyecek ve içeçekle birlikte yutulabilir,
-Sirke kurmak için elma kadar temel bir malzemedir.
-Ciltte ağrı, sızı ya deri problemlerinin olduğu bölgeye maske olarak uygulanabilir.

Online sipariş vermek için sitemizi ziyaret edebilirsiniz. https://www.fermentemutfagim.com/

Sağlıkla Kalın
Ferda Uslu

Yorumlar

  1. ilk sirke denememde olusmadi. elmalar dibe coktu, kokusu degisti filan ama analari yok. suzdum, bekletiyorum hala, olursa diye.

    bir bu bir de eksi maya. bir turlu tutmadilar ya. her turlu imkan sagliyorum ama olmuyorlar. 455 kere de olsa denemye devam, olmadi dezenfektan yaparim artik.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

İlgili Diğer Yayınlar

Rafine Şekersiz Siyez Keki

Rafine şeker kullanmadan en eski un olan 10 bin yıllık unla, siyez unuyla kek yapalım mı? Rafine şeker yerine ne kullanmak lazım. Sunni tatlandırıcılar da en az şeker kadar zararlıyken geriye ne kalıyor?  Ya bal ve pekmez. Bal ısıyla temas edince toksik etki yaratıyor. Pekmezde zaten çok uzun süre kaynatılarak yapıldığı için bu etki maalesef mevcut. En iyisi soğuk sıkım pekmezler tüketmek. Aranırsa bulunuyor. Pekmezi de ısıya dayanıksız olması yüzünden kullanmıyorum pişirilecek tariflerde. Geriye şeker yerine kullanabileceğim çok fazla da seçenek kalmadı. Meyvenin kendi şekeri dışında.  Tatlandırıcı için olgun muz ve kuru dut kullandım. Hurma ya da kuru üzüm, gün kurusu kayısı da kullanılabilir. Fermente mutfağımda kullanılmayan malzemeler; Rafine tuz, Rafine şeker, Rafine endüstriyel un (organik ve tam buğday unu da olsa kullanmıyorum) Kabartma tozu, Şekerli vanilin, Kakao (yalnızca ham kakao kullanıyorum) Zeytin yağı, Hindistan cevizi yağı  ve tereyağ...

Varlığın Derinliklerine Bir Yolculuk

  İçimizdeki Polis ve Özgürlüğün Aynası Hepimizin içinde tanıdık bir ses vardır; sürekli tetikte olan, yargılayan, denetleyen ve neyin "doğru" neyin "yanlış" olduğuna karar veren bir otorite. Bu sese genellikle içsel eleştirmen , vicdan ya da daha sert bir ifadeyle, içimizdeki "polis" deriz. Hayatımızı bu polisin gölgesinde yaşarız; onun onayını arar, kınamasından korkarız. Peki ya bu polis, gerçek bir otorite değil de, kimliğimizi gasp etmiş bir sahtekârsa? Bu yazı, sahte merkezin ötesindeki gerçek doğamızı keşfetmeye davet eder. Bu yolculuk, zihinsel bir egzersiz değil, varoluşun temel yapısını anlamaktır. Mutlak Zemin: Gerçek Tanık-Bilinç Her deneyimin, her düşüncenin, duygunun ve algının- üzerinde gerçekleştiği, bir "zemin" vardır. Bu zemin, gerçek Tanık-Bilinç'tir. O, her şeyin içinde olup bittiği saf, yargısız, kişisel olmayan Farkındalık alanıdır. O, bir "kişi" değildir. Bunu genellikle bir aynaya benzetebiliriz. Ayna, önünde...

Anadolu Arslanı-Kadim Bir Yoldaş

Anadolu'nun Canlı Mirası Sivas Kangalı'nın Derinlikleri Bu kadim bilgeler yedi yıldır hayatımın tam merkezindeler. Biri altı yaşında, diğeri ise onun ilk göz ağrısı olan beş yaşındaki oğlu, bir diğeri de babaları ve ilk o geldi  Sivas -  Kangal 'dan. Birlikte yaşanan bu yedi yıldan öğrendiklerim, hissettiklerim ve bu muhteşem hayvan hakkında bu yazı. En önemlisi ve ilkiyle başlayalım; Kangal'a hükmedemezsiniz, onun 'sahibi' olamazsınız. Ona ancak yoldaş olabilirsiniz. Bunu neden mi söylüyorum? Çünkü onların özgür ruhu, dört duvarla veya bir bahçeyle sınırlanamaz. Genetik kodlarında kilometrelerce genişlikteki bir alanı tarama ve koruma yeteneği var. Koca bir köyü, özellikle de en savunmasız saatler olan şafak sökerken ve gecenin derinliklerinde, kendi inisiyatifleriyle devriye gezip koruyabildiklerini gördüğünüzde, 'sahiplik' kelimesinin ne kadar anlamsız kaldığını anlıyorsunuz. Yaklaşık olarak 30-40 kilometreyi bulabilen bu devasa hakimiyet alanı, onlar...