Ana içeriğe atla

Ev Yapımı Doğal Vicks


İçinde parafin (petrolden elde edilir) olduğu için artık vick ya da vazelin satın almıyorum. Daha önce ev yapımı doğal yağlardan krem yapmıştım. alıp kullananlar memnuniyet geri dönüşleri yaptılar. Ben ve bizim ev halkı da bu kremden son derece memnunuz. El, yüz, vücut ve dudak için nemlendirici olarak kullanıyoruz bu doğal kremi.

Vicks amacı farklı olan bir krem. Tutulan, ağrıyan yerinize masaj yapabilir. Öksürük, soğuk algınlığı gibi durumlarda göğsünüze sırtınıza ısıtıcı olarak sürebilir ya da küçük bir sıcak su buhar banyosu hazırlayıp onu soluyabilirsiniz. Bir litre kaynar suya bir çay kaşığı doğal vicks ilave edip, başınızı havluyla kapatıp bu mentollu suyu soluyarak üst solunum enfeksiyonunu kolay atlatabilirsiniz.

Ev yapımı vicks içinde neler var

Hindistan cevizi yağı 4 yemek kaşığı,
Bal mumu 1 tatlı kaşığı,
Nane yağı, 4-10 damla,
Okaliptus yağı, 10 damla,
Limon yağı, 4- damla,
Biberiye yağı, 10 damla,
Çam terebentin yağı 10 damla,
Karanfil yağı 4 damla

Hindistan cevizi yağı ve balmumu mikrodalgada eritilir. İçerisine diğer esansiyel yağlar ilave edilip şişelere boşaltılır.
Şifa olsun.

Online sipariş vermek için sitemizi ziyaret edebilirsiniz. https://www.fermentemutfagim.com/



Yorumlar

  1. Sağlık için mikrodalga kullanmamalı

    YanıtlaSil
  2. Mikrodalga fırının tariften çıkarılmasını şiddetle tavsiye ediyorum. Lütfen kaş yaparken gözden olmayın. Vicks Vaporub prospektüsünde bile soluyarak kullanımı için hazırlanan sıcak suyun mikro dalga fırında ısıtılmamasını özellikle belirtmişler. Sonuçta Eczacıbaşı gibi deneyimli firmanın bir bildiği olmasa bunu prospektüse yazmadı.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

İlgili Diğer Yayınlar

Rafine Şekersiz Siyez Keki

Rafine şeker kullanmadan en eski un olan 10 bin yıllık unla, siyez unuyla kek yapalım mı? Rafine şeker yerine ne kullanmak lazım. Sunni tatlandırıcılar da en az şeker kadar zararlıyken geriye ne kalıyor?  Ya bal ve pekmez. Bal ısıyla temas edince toksik etki yaratıyor. Pekmezde zaten çok uzun süre kaynatılarak yapıldığı için bu etki maalesef mevcut. En iyisi soğuk sıkım pekmezler tüketmek. Aranırsa bulunuyor. Pekmezi de ısıya dayanıksız olması yüzünden kullanmıyorum pişirilecek tariflerde. Geriye şeker yerine kullanabileceğim çok fazla da seçenek kalmadı. Meyvenin kendi şekeri dışında.  Tatlandırıcı için olgun muz ve kuru dut kullandım. Hurma ya da kuru üzüm, gün kurusu kayısı da kullanılabilir. Fermente mutfağımda kullanılmayan malzemeler; Rafine tuz, Rafine şeker, Rafine endüstriyel un (organik ve tam buğday unu da olsa kullanmıyorum) Kabartma tozu, Şekerli vanilin, Kakao (yalnızca ham kakao kullanıyorum) Zeytin yağı, Hindistan cevizi yağı  ve tereyağ...

İç Toprak: Bağırsağın Ruhsal Haritası Yazı Dizisi – Bölüm 4

Floranın Uyanışı – Temizlik, Dönüşüm ve Bilinç. Farkındalık bir ışık gibidir; karanlıkta yıllardır saklananı, bir anda görünür kılar. Bu ışık parladığında aynı zamanda yıkım da başlar. Çünkü görülen şey yalnızca geçmiş değil; ondan kaçışın, bastırmanın ve taşımanın tüm ağırlığıdır. Bu his, zihinsel bir düşünce ya da bir fikir değildir; varlığın derinlerinde bir kırılma anıdır. Farkındalık kişinin aslında "ben" olmayanla özdeşleşmesinin farkındalığıdır. Ne olmadığını buldukça, aslında ne ya da kim olduğunu anlamasıdır. Farkındalık anı, bilinenin ötesidir, bilinmeyene kapı açılmıştır, zihin için rahatsız edici olabilir. Çünkü (zihin) kişi, taşıdığı şeyi bırakmak istemez, çünkü onunla yaşamayı  ve o olmayı öğrenmiştir. Farkındalık anı, zihinsel yapının ve eski kimliğin çözülme anıdır. Bazen bu bir iç titreme, bazen bir boşluğa düşme, bazen de sessizlikle gelen bir utanç duygusudur. Bu duyguların her biri, farkındalığın içeri sızarak kurumuş zemini çatlatmaya başladığını gösterir...

İç Toprak: Bağırsağın Ruhsal Haritası Yazı Dizisi – Bölüm 3

  Bastırılmış Duyguların Beden Yükü Beden her şeyi sindirmez. Her söz, her bakış, her yaşantı... Hepsi içimizden geçer. Bu geçiş esnasında direnç göstermek, zihnin tutunması ve biriktirme arzusudur. Zihin kendisini bu şekilde var eder.  Bu biriken yük, en çok bağırsakta taşınır. Çünkü bağırsak yalnızca yediklerimizi değil; hissettiklerimizi de sindirmeye çalışan bir organdır. Bastırılan her duygu, dışa vurulmamış her öfke, yutulmuş her kelime bağırsakta kayıtlıdır. Bu kayıtlar gramofon gibi tekrar, tekrar ve tekrar bir ömür boyu çalar durur. Kimi zaman kabızlık olur bu yük; kimi zaman şişkinlik, kimi zaman içsel huzursuzluk., panik atak, depresyon, ani dizginlenemeden çıkan dürtüsel bir taşma...Esas mesele bedensel gibi görünse de, çok derindedir. Hâlâ sindirilememiş, bırakılmayı, fark edilmeyi bekleyen duygular. Zehir, her zaman zahirden alınmaz. Batında bulunan, çok eski bir duygunun çözülememiş hâli, bir travmanın kalıntısı, kendine duyulan öfkenin donmuş bir parçası zehir ...