Ana içeriğe atla

Rafine Şekersiz Siyez Keki


Rafine şeker kullanmadan en eski un olan 10 bin yıllık unla, siyez unuyla kek yapalım mı?
Rafine şeker yerine ne kullanmak lazım. Sunni tatlandırıcılar da en az şeker kadar zararlıyken geriye ne kalıyor? 
Ya bal ve pekmez. Bal ısıyla temas edince toksik etki yaratıyor. Pekmezde zaten çok uzun süre kaynatılarak yapıldığı için bu etki maalesef mevcut. En iyisi soğuk sıkım pekmezler tüketmek. Aranırsa bulunuyor. Pekmezi de ısıya dayanıksız olması yüzünden kullanmıyorum pişirilecek tariflerde. Geriye şeker yerine kullanabileceğim çok fazla da seçenek kalmadı. Meyvenin kendi şekeri dışında. 
Tatlandırıcı için olgun muz ve kuru dut kullandım. Hurma ya da kuru üzüm, gün kurusu kayısı da kullanılabilir.

Fermente mutfağımda kullanılmayan malzemeler;

Rafine tuz,
Rafine şeker,
Rafine endüstriyel un (organik ve tam buğday unu da olsa kullanmıyorum)
Kabartma tozu,
Şekerli vanilin,
Kakao (yalnızca ham kakao kullanıyorum)
Zeytin yağı, Hindistan cevizi yağı  ve tereyağ dışında kalan tüm yağ çeşitleri,
Fermente edilmeden sütü süt halindeyken kullanmıyorum.

Fermente mutfağımda bu malzemeler yerine kullandıklarım;

Kaya tuzu,
Meyvelerin doğal şekeri,
Ata buğdaydan taş değirmen unu, siyez unu,
Karbonat,
Vanilya özütü, vanilya çekirdeği,
Ham kakao,
Zeytin yağı, tereyağı, Hindistan cevizi yağı,
Peynir altı suyu (kendi mayaladığım şirden peynirinin altında kalan whey proteini)

Siyez keki için malzemeler;

4 adet gezen tavuk yumurtası (ya da organik yumurta)
1.5 su bardağı peynir altı suyu,
1 yemek kaşığı vanilya özütü,
1 çay kaşığı toz tarçın,
Aldığı kadar siyez unu.


Yapılışı;

Kekin tatlılığını kendi damak tadınıza göre ayarlayabilirsiniz. Bunun için keki kalıba dökmeden bir damla tadına bakın gerekirse dut kurusu ya da muz ilave edin. Bu ölçüdeki şeker miktarı bizim için yeterli oldu. 
Bu ölçüden 2 baton kek kalıbı miktarı kek çıktı. Dilerseniz ölçüyü ikiye bölüp siz bir baton kek yapabilirsiniz.
Kuru dutu rondoda çekin. İri taneli un haline geliyor. Ardında rondoda muzları püre haline getirin. Çırpma kabına yumurtaları, bir fiske tuzu, muz püresini ve çekilmiş dutu ekleyip yumurtalar kabarana kadar mikserle çırpın. Çok güzel kremamsı bir kıvam alıyor. 
Karışımın üzerine un hariç diğer malzemeleri ilave edin. Karbonatı kaşığa alıp üzerine limon suyunu ekleyerek kabartın ardında onu da kek harcına ilave edin. Karışım homojen bir kıvam alınca en son unu da ekleyip tekrar karıştırın ve kıvamını ayarlayın. Bildiğimiz kek hamuru kıvamını alınca kalıba döküp önceden ısıtılmış 170 derece fırında kalıbınızın ve fırınınızın durumuna göre yaklaşık bir saat içi tamamen pişene kadar pişirin.
Afiyet olsun.

Online sipariş vermek için sitemizi ziyaret edebilirsiniz. 
https://www.fermentemutfagim.com/



Yorumlar

  1. İyi günler ben aldığı kadar un koyunca pişirdikten sonra kekte un kokusu ve tadı oluyor...ne yapabilirim...
    Kabarması normaldi

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

İlgili Diğer Yayınlar

İç Toprak: Bağırsağın Ruhsal Haritası Yazı Dizisi – Bölüm 4

Floranın Uyanışı – Temizlik, Dönüşüm ve Bilinç. Farkındalık bir ışık gibidir; karanlıkta yıllardır saklananı, bir anda görünür kılar. Bu ışık parladığında aynı zamanda yıkım da başlar. Çünkü görülen şey yalnızca geçmiş değil; ondan kaçışın, bastırmanın ve taşımanın tüm ağırlığıdır. Bu his, zihinsel bir düşünce ya da bir fikir değildir; varlığın derinlerinde bir kırılma anıdır. Farkındalık kişinin aslında "ben" olmayanla özdeşleşmesinin farkındalığıdır. Ne olmadığını buldukça, aslında ne ya da kim olduğunu anlamasıdır. Farkındalık anı, bilinenin ötesidir, bilinmeyene kapı açılmıştır, zihin için rahatsız edici olabilir. Çünkü (zihin) kişi, taşıdığı şeyi bırakmak istemez, çünkü onunla yaşamayı  ve o olmayı öğrenmiştir. Farkındalık anı, zihinsel yapının ve eski kimliğin çözülme anıdır. Bazen bu bir iç titreme, bazen bir boşluğa düşme, bazen de sessizlikle gelen bir utanç duygusudur. Bu duyguların her biri, farkındalığın içeri sızarak kurumuş zemini çatlatmaya başladığını gösterir...

İç Toprak: Bağırsağın Ruhsal Haritası Yazı Dizisi – Bölüm 3

  Bastırılmış Duyguların Beden Yükü Beden her şeyi sindirmez. Her söz, her bakış, her yaşantı... Hepsi içimizden geçer. Bu geçiş esnasında direnç göstermek, zihnin tutunması ve biriktirme arzusudur. Zihin kendisini bu şekilde var eder.  Bu biriken yük, en çok bağırsakta taşınır. Çünkü bağırsak yalnızca yediklerimizi değil; hissettiklerimizi de sindirmeye çalışan bir organdır. Bastırılan her duygu, dışa vurulmamış her öfke, yutulmuş her kelime bağırsakta kayıtlıdır. Bu kayıtlar gramofon gibi tekrar, tekrar ve tekrar bir ömür boyu çalar durur. Kimi zaman kabızlık olur bu yük; kimi zaman şişkinlik, kimi zaman içsel huzursuzluk., panik atak, depresyon, ani dizginlenemeden çıkan dürtüsel bir taşma...Esas mesele bedensel gibi görünse de, çok derindedir. Hâlâ sindirilememiş, bırakılmayı, fark edilmeyi bekleyen duygular. Zehir, her zaman zahirden alınmaz. Batında bulunan, çok eski bir duygunun çözülememiş hâli, bir travmanın kalıntısı, kendine duyulan öfkenin donmuş bir parçası zehir ...